Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

önayak olmak

  • 1 önayak olmak

    v. pioneer, promote, lead the way, take the lead, initiate, take the initiative, spearhead, begin

    Turkish-English dictionary > önayak olmak

  • 2 önayak olmak

    Təşəbbüs göstərmək

    Türkcə-Azərbaycanca İzahlı Tibb lüğəti > önayak olmak

  • 3 önayak

    önayak: -i -e önayak etmek jemanden bewegen zu;
    -de önayak olmak die Initiative ergreifen in, bei D

    Türkçe-Almanca sözlük > önayak

  • 4 önayak

    önayak olmak – təşəbbüs göstərmək, başçılıq etmək

    Türkçe-Azerice Sözlük > önayak

  • 5 take the lead

    önayak olmak

    English-Turkish dictionary > take the lead

  • 6 take the lead

    önayak olmak

    English-Turkish dictionary > take the lead

  • 7 lead the way

    önayak olmak, yol göstermek=
    * * *
    (to go first (especially to show the way): She led the way upstairs.) önden gitmek, öne düşüp yol göstermek

    English-Turkish dictionary > lead the way

  • 8 pioneer

    adj. öncü, çığır açan, önde giden
    ————————
    n. öncü, önder, kılavuz, önayak olan kimse
    ————————
    v. çığır açmak, öncü olmak, önayak olmak, öncülük etmek
    * * *
    1. öncülük et (v.) 2. öncü (n.)
    * * *
    1. noun
    1) (a person who goes to a new, often uninhabited or uncivilized (part of a) country to live and work there: The American pioneers; ( also adjective) a pioneer family.) öncü
    2) (a person who is the first to study some new subject, or use or develop a new technique etc: Joseph Lister was one of the pioneers of modern medicine; The Wright brothers were the pioneers of aeroplane flight.) öncü
    2. verb
    (to be the first to do or make: Who pioneered the use of vaccine for preventing polio?) öncülük etmek

    English-Turkish dictionary > pioneer

  • 9 возглавить

    başına geçmek,
    ön ayak olmak
    * * *
    сов.
    başına geçmek; önayak olmak

    возгла́вить борьбу́ — savaşımın başına geçmek

    возгла́вить гру́ппу — grubun başına geçmek

    Русско-турецкий словарь > возглавить

  • 10 promote

    v. yükseltmek, terfi ettirmek, sınıf geçirmek, desteklemek [pol.], kurmak, önayak olmak, düzenlemek, organize etmek
    * * *
    1. terfi ettir 2. yükselt
    * * *
    [prə'məut]
    1) (to raise (to a higher rank or position): He was promoted to head teacher.) terfi etmek
    2) (to encourage, organize, or help the progress of: He worked hard to promote peace / this scheme.) olmasına/gelişmesine yardımcı olmak
    3) (to encourage the buying of; to advertise: We are promoting a new brand of soap-powder.) tanıtmak, tanıtımını yapmak
    - promotion

    English-Turkish dictionary > promote

  • 11 set the pace

    yarışta hızı ayarlamak, örnek olmak
    * * *
    (to go forward at a particular speed which everyone else has to follow: Her experiments set the pace for future research.) örnek/önayak olmak

    English-Turkish dictionary > set the pace

  • 12 begin

    v. başlamak, girişmek, koyulmak, başlatmak, meydana gelmek, doğmak, önayak olmak
    * * *
    başla
    * * *
    [bi'ɡin]
    present participle - beginning; verb
    (to come or bring, into being, to start: He began to talk; The meeting began early.) başlamak
    - beginner
    - to begin with

    English-Turkish dictionary > begin

  • 13 spearhead

    n. mızrak ucu, öncü, öncü asker
    ————————
    v. öncülük etmek, başı çekmek, önayak olmak
    * * *
    1. öncülük et (v.) 2. mızrak başı (n.)
    * * *
    noun (the leading part of an attacking force.) öncü, akıncı

    English-Turkish dictionary > spearhead

  • 14 initiate

    adj. üye (yeni), yetiştirilmiş kimse
    ————————
    v. başlatmak, önayak olmak, öğretmek, göstermek, üyeliğe kabul etmek, sunmak
    * * *
    başlat

    English-Turkish dictionary > initiate

  • 15 take the initiative

    girişmek, önayak olmak, ilk adımı atmak

    English-Turkish dictionary > take the initiative

  • 16 take the initiative

    girişmek, önayak olmak, ilk adımı atmak

    English-Turkish dictionary > take the initiative

См. также в других словарях:

  • önayak olmak — diğerlerine örnek olmak üzere bir işe ilk önce başlamak Bu işte de önayak olmuş ve neler becermiş. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • önayak — sf., ğı Bir işte öncü, işi yürüten (kimse) Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller önayak olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş çekmek — önayak olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • meşale çekmek — önderlik etmek, önayak olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öncülük etmek — bir işi başlatmak, bir işin başlamasına önayak olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başı çekmek — herhangi bir konuda önde gitmek, önayak olmak Hacı Reşit in dükkânında post kuran orta yolcular arasında Muallim Naci başı çeker. S. Birsel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»